Kendimi Bulma Yolculuğu
Yıllar yılı ergenlik, hayal kırıklıkları, ’sözde’ aşk
acıları ne badireler atlattım diye düşünüyordum. Meğerse en zorlusu insanın
kendisini bulabilmesi ve hatta kendi gibi kalabilmesiymiş.
Ben hep ‘Ben’mişim de insanlardan kaptığım yanlış
öğrenimlerle unutmuşum özümü. Başkalarının olmamı istediği kişi portresinde
kaybolmuşum.
Ben her zaman uyumlu bir insandım- şimdi geniş perspektiften
bakınca uyumlu davranırken bazı kendi isteklerimi göz ardı ettiğimi fark
ediyorum. Artık en büyük önceliğim kendi isteklerim; tabii kendini başkalarının
önüne koyunca sürüye uymuyorsun, hoş karşılanmıyorsun. Bu bölümdeki sınav konum sosyal çevrem.
İlk tıkanmayı grupça hareket edemediğimi fark ettiğimde
yaşadım. Söyledim ya, uyumsuz kesinlikle değilim her yere senkronize
olabilirim. Fakat sorun; her ortamda olmak istemeyişim. Sosyalleşmek benim için
yalnızca kalabalıklaşmak değil aynı zamanda yalnızlaşabilmek olmaya
başladığında farklılaştım. Yalnızlaşabilmek, bütün günün stresinden uzaklaşıp
kendime vakit ayırabilmek demek benim için. Spor olabilir, kitap olabilir, film
olabilir ruhumu dinginleştirecek bir şeyler. Bütün gün hepimiz zamanı
kovalıyoruz muhakkak; fakat FARKLI
şekillerde dengemizi bulmak da hakkımız değil mi J
Nedense anlamlar yüklemeyi seviyoruz, o kişiyi anlamak yerine.
Normal rutinde yaşamayınca anlaşılmaz oluyormuşsun. Bana da hep
anlamlar yüklendi ve ayrıştırıldım. Etrafım daraldıkça, kendimi süzgecin üzerinde kalan pirinç taşı gibi hissetmeye başladım.
Ben kendimi bir şekilde bulmaya başladım, sıçramalar yaşadım. Anladım ki herkes aynı anda sıçrayamıyormuş. Zıplasa bile aynı yere
düşebiliyormuş. Herkesin çabası farklı, hikayesi başka bir yol ve yaşanılan sınavlar
ayrıştırıyor yaşamları. Hepimiz aynı şeye bakıp farklı detaylar görüyoruz.
Zaten mozaikteki en güzel duygu da farklılıklar değil mi? Neden aynılaşmaya
çalışalım, farklılıklardan beslenip her deneyimin tadına bakabilecekken.
Yıllarca biriktirdiğim anılar, iyi günler, kötü günler hepsi
benim arşivimde. Bunları biriktirirken gördüm ki; hayat
bir süreçmiş ve aslında hiçbir son ve başlangıç yokmuş. Yaşadığın anları toplarken
sen kendi sürecini yaratıyormuşsun. Karşına çıkan herkes yeni bir deneyim
kapısı aralarken illa 10 yıl geçirmene gerek yokmuş. Kimileri de ziyaretçiymiş
geçerken hayatına uğruyormuş belki de bir daha yollarınız kesişmiyormuş. Kendini,
uçakta tanıştığın birisine hayatını anlatırken bulup en baba yorumu ondan
alabiliyormuşsun.
Dost olmak için yüzyıllar biriktirmek yerine anları toplamak
da yetiyormuş. Anlık olmak yüzeysellik değil, anda paylaştıklarının değeriymiş.
Anımı daha bir başka seviyorum artık. Yeni yörüngemde
dolaşırken, en güzel anımda ruh eşimi bulduğumu sandım- o da buhar olup uçtu.
Galiba şu an Üçüncü
Sıçramayı gerçekleştiriyorum. Aynı yere mi düşeceğim yoksa eşik mi
atlayacağım, onu bir sonraki timeline’da deneyimleyeceğim. Geride kalan buhar
yüzünden kendime fluyum şu sıralar.
SERRA ORUÇ
(3 Chapter DD.12/10/2015)