Thursday, August 13, 2015

Sorguluyorum-öyleyse varım!





Bocalıyorum.
Evet kafam karışık.
Değerlerim alt üst olmuş durumda. Sahi değerlerim ne ki? En başında değerlerimi nasıl anlamlandırdığımı fark etmeliyim. İlk önce ne gelecek, hangisi sonra peki ya ben? Ben bu önceliklerin neresinde konumlanıyorum?

Benci olmakla bencil olmak arasındaki ince çizgideyim. Belki orada sınır bile yok, hepsi sonsuz. Sınırları ben yaratıyorum aslında hiçbir şey sınırlı değil. Ben ne olmak istiyorsam oyum, olmak istediğimle olmam gereken arasındaki rolde sıkışmış bir tiyatro oyuncusuyum. Vicdanım ve benliğim arasındaki sınırı kaldırsam belki de sonsuzlaşacak her şey. Buradaki sınırı ben var ettim- evet kesin ben var ettim!

Hayatın sürekliliğini kabul etmek neden bu kadar zor ki? Bilsen ki hiçbir şey bitmiyor, her nokta başka bir cümlenin başlangıcı. Ve bu cümleler farklı şeyler anlatıyor hatta bazen ilgisiz hikayeler. Ne önemi var ki, neden her şey birbiriyle ilintili olmalı? İşte hayat! Yaşanan perdelerin birbiri ardına eklenerek bir oyun kurulması. Perde devamlı açılıp kapanıyor aslında biz başka sonlar kovaladığımızdan fark edemiyoruz. Bu oyunu fark edersen, sahne senin! Fark edemezsen perde kapandıktan sonra loş ışıkta her şeyden bihaber yerleri süpüren persona'dan daha iyi bir rol sunulmuyor ne yazık ki.

Kafa karışıklığı iyidir, yakında temize çıkacağım. Hemde yepyeni bir ben olarak! Yeni ben'i beklemek beni heyecanlandırıyor. Yazarken düşündüm, değerlerimi 7 yıldır sorguluyorum. Belki de bırakma vakti- hem yeni gelenlerin daha iyi olmayacağını nereden bilebilirim? An, bırakma vaktidir. Sadece yaşadığın keyfi özümsemek ve hayata devam etmek- sıcacık emellerle!

Wednesday, August 12, 2015

Bir Bodrum İlhamı


 

    Sahildeyim ya zihnim açıldı. Deniz ayaklarımın altına yaklaştıkça yazmak istedim. İçim yine gözlem yağmuru izin vermemişim gözlemlerin hayat bulmasına. Artık önce taslak bile yapmıyorum, direk yazıyorum. Hayat da direk yaşayınca güzel değil mi? Düşünmeye başlayınca anı kaybetmiyor musun? Ay bile dünyanın gölgesine girince tutulmuyor mu, başka insanların gölgesi sana nasıl hayat verebilir? Şöyle yap, böyle de, şu davranış sana yakışmadıların sana pranga yaptığını fark etmedin mi sende? Aslında her bir yorum sana bir şey katacağı yerde vizyonunu daraltıyor, tutuklaştırıyor. Seni sen olmaktan alıkoyuyor, seni onların 'sen'i yapıyor. Onların 'sen' i oldukça herkes mutlu, herkes seni başardı diye tatmin. Ama sen- koca bir boşluktasın. Hiç bile olamıyorsun, hiç olsan yeniden doğma şansın var. Dinlediğim şarkı da bu benim esmek için son şansım diyor. Bu satırları yazarken playlistin karşıma çıkardığı şarkı manidar! Belki de hepimizin kendi olmak için son şansı! İnsanlar sen olmak istediğin kişisin diye senden haz etmeyecekler ama sen olmak istemediğin kişiyi yaşarken daha umutsuz olacaksın.. Hayat umutsuz olmak için kısa derinlere dalmak için ise uzun bir derya! Dalsan çıkamayacaksın.

     2015 başladığı gibi yarıyı geçti. 3-4 yıldır yaptığım gibi sene başında yapmak istediklerimi, hedeflerimi, önceliklerimi belirlemedim. Ruhum ne istediğini biliyor, belirlemesem ne olur? Artık bazen planlardan da sıkılıyorum. Eskiden çok planlı bir insandım, bununla da övünürdüm. Şimdi planlı olmak beni rahatsız ediyor, kendimi sınırlı bir insan gibi hissediyorum. Halbuki ben sınırsız dünyada sonsuz bir insan olmak istiyorum. Birisiyle tanıştım o da sanki sonsuzluğun peşindeydi, belki birgün ondan da bahsederim. Bu sayede bir şey fark ettim, sonsuzluğumu sınırlamaya başlamışım. Farkındaysan farkında olmamış gibi yapamazsın! Bodrum gibiyim mavi ve huzurlu, yeşil ve sakin, muhteşem ve doyulası.