Thursday, February 23, 2012

Başka Mutlulukları Kovalamak



Hep başkalarının bizden daha mutlu olduğunu zannederiz nedense. Bilmeyiz yanımızdan ayrıldıklarında ne ile yüzleştiklerini. Hep onları gıpta ile seyrederiz, onların hayatını kovalamaktan kendi mutluluklarımızı kaçırırız. Başkalarının hayatlarına özenmeyi seçeriz en kolayı bu olduğundan. Aslında kararlar alıp eyleme geçmektir en zor olan, hayatının sorumluluğunu alabilmektir. Ertelediğin ama bir türlü gerçekleştirmediğin hayallerdir. Gerçekleştirmek istediklerine baktığında hep bir üşengeçlik çöker üzerine. O kadar körelmişsindir ki tutkunu taa en derinlere gömmüşsündür. Gerekliliklerin ve zorunlulukların arasında gidip gelirsin hayatta. Aslında gerçekten ne istediğini bile unutmuşsundur. Kim olduğun bile bulanıklaşmıştır. Bundandır ki en kolay yolu seçip özenmemiz.  Hayatında nelerden vazgeçeceğini bilmeden, ne istediğine karar vermeden yaşayıp gitmek özenmeyi kaçınılmaz son kılar.

Yalnızca sana sunulan seçenekleri varsayarak yaşadığında; akşam olunca uyuduğun, sabah olunca kalktığın gittikçe körleştiğin bir hayata sahip olursun. Neyin seni engellediğini bile görmeden mutsuzluk çukurunda ışığa kavuşacağın günü beklersin özlemle. O ışığın hem de en yakınında, kendi içinde olduğunu göremeden. O mutluluğu uzaklarda aradıkça bulamayacağına dair inancın iyice kuvvetlenir. İşte o zaman en kuvvetli şekilde özenme duygun baş gösterir. İçinden yükselen ve kendi sesinden daha yüksek çıkan o ses yine seni alt etmek için iş başındadır. İnancını zedelemek ve hayallerine kavuşmaman için her türlü kötü oyunda başrolü üstlenecektir. İşte o sırada yapman gereken; o sesi susturmaktır. O ses susmadığı sürece başka hayatların aleminde yaşayıp gitmeye hükümlüsündür.

Uzaktan gördüğün ama bir saniyesini bile yakından yaşamadığın o hayatların bir gün içinde yaşama fırsatın olsa hiç birisinin aslında gıptayla baktığın yaşantılar olmadığını anlayacaksın. Fark edeceksin ki özendiğin şey onların mutluluğu değil o mutluluğa kavuşmak için vazgeçmeye hazır oldukları şeyler ve aldıkları risklerdir. Sen hiç mutlu olmak için risk aldın mı? Almadıysan tabiki de özeneceksin. Ama tutkularının peşine düşüp bir şeylerden vazgeçmeye başladığında asıl mutluluğun onların arkasında gizlendiğini fark edeceksin. Hayat bazen kumar oynamaya benzer. Evlerinden, arabalarından belki eşlerinden, çocuklarından vazgeçecek kadar kumar tutkusuyla yaşayanlar her şeyden vazgeçme riskini en çarpıcı şekilde göze alanlardır. Bunun yerine oturduğu yerden sızlanmayı seçenler bütün yaşananları negatif perspektiflerinden değerlendirmekten yorulmayacaklardır.

Kendi gerçekliğinizi, kendi doğrularınızı ve en önemlisi de hayallerinizi oluşturun. Hayalleriniz bir başkasından çalıntı değil tamamen size ait olsun. Gerçekten ne için yaşadığınızı hiç düşünmediyseniz şimdi tam zamanı. Kendi mutlu olacağınız hayat için eyleme geçin, bırakın da başkaları size özensin! Başkalarının değil, tamamen size ait olan bir hayata kavuşun…


SERRA ORUÇ
YAŞAM KOÇU

Thursday, February 16, 2012

Planların Arasına Sıkıştırdığımız 'An'ımız

           Çalışma hayatına atılmadan önce tatil programlarımız okulların belirlediği akademik çerçevede gelişiyordu. Kışın sömestr, sonrasında da yaz tatilini iple çekerdik. Çalışmaya başladıktan sonra da çok bir şey değişmedi.  Hayatımızda şöyle bir süreç başladı; bayram tatillerini beklediğimiz, çalıştığımız günlerin anlam ve önemini vurgulamak için 1-2 gün izin alıp işten uzaklaşma hayallerimiz ve yapacağımız yaz kaçamakları.  Erkenden tatil yapma organizasyonları, 6 ay sonrasının planını oluşturma çabaları. Şimdiden neredeyse Ağustos sonuna kadar yapacağım şeyler belirlenmiş. Nerede hayatın spontanlığı? Hayatlarımızın kontrolünü elimizde tuttuğumuzu sanıyorsak da yanılıyoruz. Hep başka güçler bir şekilde hayatımıza sızıyor ve yön veriyorlar. Henüz tanımadığımız bu gücün hayatımıza girmesine bir şekilde mani olamıyorsak canımızın istediğini o an yapmayı ne zaman becerebileceğiz?


          En son ne zaman çok bunaldığım bir anda kafamı alıp bir yerlere gittiğimi hatırlamıyorum bile. Kafamı alıp gideceğim günler ne yazık ki önceden rezervasyon yapılmış durumda. Her şeyin belirlenmek durumunda olduğu hayat çizgisinde anı yaşamayı nasıl becerebilirim?


         Yoğun iş temposu ve yetişilmesi gereken sosyal hayatlar silsilesinde anımı bir kenara bırakıp hep gelecekteki günler için yaşadığımı fark ettim. Dışarıda hava eksi derecelerdeyken, ben yazın gideceğim deniz kenarının hayalini kuruyordum. Yazın istediğim yere ulaştığımda da şüphesiz döndüğümde beni bekleyen işlerimi düşünerek hayıflanacaktım. Peki, gelecek planlarımı kovalarken avucumun içinden kum taneleri gibi yok olan anımı nasıl yakalayabilirim?


         Yaşadığımız an, yalnızca ve yalnızca nefes aldığımız şu saniyeden ibaretse geçmiş ve gelecek arasında sıkıştığımız o noktada, anda, hep başka başka kaygıların anımızı çalmasına izin vermeyelim. Bugün güzel bir gün olabilecekken neden geçmişin kurbanı ya da geleceğin esiri olsun ki? Leziz bir yemek organizasyonundayken çatal-bıçak seslerine, kadeh şıkırtılarına ve şen kahkahalara kaptırmak varken beynimizde yarattığımız kaygıları susturmanın bir yolunu bulmalıyız. Her günümüzü, her anımızı eşsiz bir şekilde yaşayabilecekken spontane girişimlerin hayatımıza sızmasına daha çok izin vermeliyiz. Çok kıymetli anımızı kaygılara hapsetmeyelim, kim bilir belki de hayatımızın anını kaçırıyoruzdur.


SERRA ORUÇ
YAŞAM KOÇU